Bir anne neler yapabilir? Çocuklarının hayatını nasıl değiştirebilir? Bir anne ne kadar cesur olabilir? Çocuklarına güzel bir hayat sunabilmek için neleri göze alabilir? İlçemizde bir Örnek Model Anne olan Elmas Işıklar’ın hikayesini , önünde saygıyla eğilerek sizlerin görüşlerinize sunuyorum…
Saygılarımla
Araştırmacı Yazar Mak.Müh.Kayhan Şafak
Çifçilikle geçinen 9 çocuklu bir ailenin 3.çocuğu olarak Dikmen de doğdu. Hayatta mutlu olmanın , başarılı olmanın yolu zorluklarla mücadeleye alışmak , onlarla başa çıkabilmek değil midir? Hayat da sanki onu , zorluklarla başa çıkabilmesi için çok acı bir şekilde sınıyordu. Daha 3 yaşındayken annesini kaybetti ve üvey annesi tarafından büyütüldü. Annesiz geçen bir çocukluk yaşadı. Ama o pes etmiyor , çok çalışıyor ve kendini mutlu edecek bir şeyler bularak yaşamına devam ediyordu. Okuldan kalan zamanlarda kardeşleri ve kuzenleri ile birlikte hayvanları otlatıyor ve bahçe işlerinde çalışıyordu.14 yaşındayken babasının bir takım geçim zorlukları sebebiyle başka bir hayat kurmak zorunda kalması yüzünden Akyazı Dokurcun’a taşındılar.
John Lennon’un “Sen hayat için bazı planlar yaparken hayat da senin için kendi planlarını yaparmış” sözünü haklı çıkarırcasına hayat da sanki onun için kendi planlarını yavaş yavaş uygulamaya koyuyordu. 15 yaşındayken Ali Işıklar ile evlenerek tekrar Dikmen köyüne dönmüştü. Acısu da eşiyle birlikte mutlu bir evlilik hayatına başlamışlardı. Eşine büyük bir aşkla bağlıydı. Köyün tek kamyon sahibi olan eşini her akşamüstü evin önünde , köyün yollarına bakarak bekliyor ve gecenin karanlığında kamyonun ışıklarını gördüğünde ise çayı demleyerek eşini öyle karşılıyordu. Eşinin askerden dönüşünden sonra da Adapazarı'na taşındılar. O mutlu bir hayat hayalleri kurarken , hayat da onun için kendi planlarını uygulamaya devam ediyordu . Bu yüzden aile mutlulukları fazla uzun sürmeyecekti.
Eşi bir trafik kazası geçirmişti. Hastanede doktorlardan eşinin öleceğini öğrendiğinde ise ağlayamamıştı. Çünkü o artık 5 çocuklu bir ailenin hem annesi hem de babası olacaktı. Sorumluluğu da artacaktı. Güçlü olmalıydı. Ağladığını hiç kimseye de belli etmemeliydi. Bu yüzden sadece yalnız kaldığında gizli gizli ağlayabiliyordu. Ve 9 ay sonra eşi vefat etti. Artık hayatta çocukları için tek başına mücadele edecekti. Ama çok cesurdu , hiç bir şeyden korkmuyordu ve hiç bir zamanda yılgınlığa düşüp pes etmeyecekti. 'Kader , Cesurlara daima yardım eder “ sözü ne kadar anlamlı duruyor değil mi? Pes etmek , bu benim kaderimmiş deyip hiç bir şey yapmamak ve kendini hayatın akışına bırakmak ne kadar kolaydı değil mi? O da bunu yapabilirdi? Çünkü ilkokul mezunuydu , bir mesleği ve hiç bir geliri de yoktu. Ama o bunları yapmadı.
Çünkü o bir savaşçı olarak yaratılmıştı. Çocukları için mücadele etmeye devam edecekti. Ama nasıl ? Bilemiyordu. Bu yüzden tekrar Dikmen köyüne dönmeye karar verdi. Aslında hayat da onu 2.defa tekrar Dikmen köyüne dönmeye zorlamıştı. Çok çalışkandı ve ormanda ağaçları tomruk halinde keserek çocuklarının geçimini sağlamaya çalışıyordu. Fakat felaketler yine peşini bırakmamıştı. Bütün hayalleri , umutları yıkılmıştı. Bin bir zahmetle ve eziyetle günlerce ve aylarca çalışarak hazırladığı tomrukları çalınmıştı. Tomrukları satıp evin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayacaktı. Aslında çalınan sadece tomruklar değildi. Kendinin ve çocuklarının hayalleri ve umutları da çalınmıştı. Çok üzülmüştü , tomrukları çalanı biliyordu ama hiç kimseye bir şey söylemedi. Hz.Mevlana “Kötülük yapmaktan ve ah almaktan korkun , çünkü Allah bırakırmış yarına , ama asla bırakmazmış yanına” sözünde olduğu gibi Allah onun ve çocuklarının rızkını , hayallerini ve umutlarını çalanın , bunu yanına bırakmamıştı. Ve tomrukları çalanın gözlerini kör etmişti. O affetmişti. Ama Allah affetmemişti.
Şimdi ne yapacağım , çocuklarıma nasıl bakacağım diye düşündüğü ve bir ara ümitsizliğe kapıldığı anlarda , Hz. Mevlanın “Karanlıkların sonunda nice aydınlıklar , ümitsizliklerin sonunda nice ümitler vardır “ sözünde olduğu gibi hayat da sanki onun için kendi planlarını yavaş yavaş uygulamaya koymuş ve artık onun içinde bir umut kapısı açılmaya başlamıştı. Çünkü o yıllarda Almanya işçi alımına başlamıştı. Biraz terzilikten anlıyordu ve iş başvurusu yapmayı düşünüyordu. Fakat babası ve kayınpederi de “kadın başına yabancı bir ülkede yapamazsın , başına çok şeyler gelir” diyerek bunu istemiyordu. Hatta babası çocuklarını bırak baba ocağına geri dön demişti. O buna şiddetle karşı çıkarak ” Ben çocuklarımı bırakmam , onlar için Almanya’ya çalışmaya gideceğim. Karşıma hangi engel çıkarsa çıksın , sen dahil tanımam , yıkar geçerim” demişti. Çünkü o bir savaşçıydı ve Allah tarafından öyle yaratılmıştı. Pes etmeyecekti , doğru olanı yapacaktı ve bunun için gerekirse bir bedel ödemeye de hazırdı. Onun bu cesur ve kararlı duruşu karşısında babası ve kayınpederi de bu durumu kabullenmek zorunda kalmışlardı.
'Kader , Cesurlara daima yardım eder” sözü burada da tekrar karşımıza çıkıyordu. Çünkü Almanya da çalışmak için yaptığı iş başvurusu kabul edilmişti. Artık hayat ona da güzel yüzünü göstermeye başlamıştı. Çocuklarına güzel bir yaşam sağlamak için hayaller kurabilecekti. Ama bir sorun vardı. Çocuklarını götüremiyordu. Çünkü orada fabrikanın yatakhanesinde kalacaktı. Ama o aynı zamanda zeki ve akıllı bir kadındı. Hemen ne yapacağını düşünmüş ve buna da geçici olabilecek bir çözüm yolu da bulmuştu. Çocuklarını Almanya’ya yanına alana kadar onlara bakması karşılığında , o da kayınvalidesinin ve kayınçolarının bakımına yardım edecekti. Kayınvalidesi ile görüştü ve onu da ikna etmişti. O artık 5 çocuk , kayınvalidesi ve 3 kayınçosu ile birlikte 10 kişilik bir ailenin yükü omuzlarında hiç bilmediği bir yere , çocuklarına daha güzel bir yaşam sağlamak için ve onlar için artık güzel hayaller kurabilmek için Almanya’ya doğru yola çıkabilirdi. Ve de öyle yaptı Almanya'ya gitti.
Orada bir takım zorluklar yaşamasına ve çocuklarından uzak olmasına rağmen , hiç bir zaman pes etmemiş , aynı mücadeleci ruhuyla çalışmaya ve yeni yaşamına alışmaya başlamıştı. Çalışkanlığı ve dürüstlüğü ile kısa zamanda orada da kendini çok sevdirmişti. Ayrıca sorumluluğu da fazlaydı ve hep bunun bilinciyle hareket ediyordu. Çünkü 10 kişilik bir aileye bakıyordu. Onların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için de iş dışı zamanlarda başka işlerde de çalışmaya başlamıştı.
Hayat da artık ona yavaş yavaş gülmeye başlamıştı. Belli bir zaman sonra ayrı bir ev tutarak çocuklarını da yanına aldı. Fakat o vefalı ve iyi de bir insandı. Allah “ inananlar ve iyilik yapanların yanındadır” ayetinde olduğu gibi , o iyi bir insandı ve Türkiye’de kayınvalidesi ve kayınçolarını unutmamış onlara bakmaya devam ediyordu. Ayrıca elinden geldiğince de diğer akrabalarına ve tanıdıkları gibi bir çok insanlara da yardım ediyordu. Ve Allah da daima onun yanındaydı.
Annesiz büyüyen o kız çocuğu , yaşamındaki tüm olumsuzluklara rağmen , hayattan hiç yılmadan, korkmadan , pes etmeden ve dürüstçe çok çalışarak çocuklarına daha iyi bir yaşam sunmuş , örnek birer model olabilecek çocuklar yetiştirmiş ve diğer akrabaları ve başka insanlara da yardımlarda bulunarak , ilçemizde bir Örnek Model Anne olmuştur.
Bu haberin hazırlanmasındaki katkılarından dolayı ilçemizin Almanya'da ki başarılı Sanatçılarından Şair , Yazar , Ressam ve Resine Art Sanatçısı Sevgi Işıklar hanımefendiye Şehrimiz , Halkımız ve Gazetemiz adına saygı, şükran ve teşekkürlerimizi sunuyoruz.