Değerli okurlarımız yıllardır bir şeyler yazmaya ve sizlerle paylaşmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken de ne siyasi ne ticari ne makam nede para pul gibi hiçbir şey gözetmeden yapıyoruz. İlçemiz ve halkımız daha güzel şeylere kavuşsun ; eğitim, bilim ve teknoloji, tarih, kültür sanat, ekonomi, tarım ve hayvancılık, spor ve turizm gelişsin diye bir şeyler yazmaya ve yine bir şeyler paylaşmaya çalışıyoruz.

Ayrıca ilçemizdeki neredeyse tüm siyasetçilerimize ve belediye başkanlarına da Machiavelli’nin Prens kitabını da hediye etmiştik. Çünkü ilçemizi yöneten ve yönetecek olan siyasetçilerimizin bir Prens gibi olabilmelerini hayal etmiştik. Bunu da tarihsel bir olgu ve gerçeklikle Prens kitabıyla ilgili alıntılar vererek anlatmaya çalışmıştık.
Prens kitabı aslında neyi anlatıyor ki?
Tarihte 1500’lü yıllarda İtalya küçük küçük prensliklerle yönetiliyordu. Bazı prensler 6 ay bazı prenslerde 30 yıl tahtta kalabiliyorlardı. Prens halktan yana kararlar aldığında soylular diğer prenslerle birlikte prensi tahtan indiriyorlardı. Eğer prens soylulardan yana kararlar alıyorsa da bu seferde diğer prensler halkla birlikte prensi tahttan indiriyorlardı.
Ama hem halk hemde soyluları memnun edecek kararlar alan prenslerde uzun süre tahtta kalabiliyorlardı. Yani bir testere gibi çalışan prensler çok çok uzun süreler tahtta kalabiliyorlardı. İşte bu uzlaşı kültürünün önemini gösteren tarihsel çok önemli bir olgu yada bir gerçekliktir. Siyaset kurumu işte bu şekilde çalışmaktadır. Yani siyaset bir uzlaşı yönetimi biçimidir. Yani siyaset aslında herkesin rızasını alabilme becerisidir.
Bu kısa girişten sonra ana konumuza dönelim diyoruz. Konumuz Balıklı deresi dir. Buyrun yazımızı birlikte okumaya devam edelim diyoruz;
Organize sanayi bölgesindeki iş insanları Hendek'te neden oturmuyorlar ki?
Yıllardır hem yazılarımızda hemde sosyal medya kanallarımızda ilçemizi tanıtmaya çalışıyoruz. Gizli kalmış saklı değerlerimiz olan tabi ve doğal zenginliklerimizi göstermeye ve sizlerle paylaşmaya çalışıyoruz. Eğer bunlar güzel bir şekilde değerlendirilebilirse Hendek bir turizm cenneti olabilirdi. Ayrıca ilçemiz gittikçe eğtimsizler ve yoksullar şehri de oluyor.
Çünkü eğitimli ve varlıklı aileler ilçemizi bir bir terk ediyor. Bunun yanında Organize sanayi bölgesindeki yüzlerce iş insanı ve binlerce ceo, genel müdür, fabrika müdürü ve üst düzey çalışanların neredeyse hiç biri Hendek’te oturmuyor. Birçoklarıyla görüştük. Onlarda Hendek’te kalmak için bize bir gerekçe söylermisin diyorlardı. Bizlerde hiçbir şey diyemiyorduk.

Bu yüzden Hendeğin saklı kalmış doğal güzelliklerini tanıtmaya çalışıyorduk. İşte Balıklı dereside bunlardan en önemlisiydi. Çünkü ilçe merkezine çok yakın. Ulaşımı çok kolay. Arabanızla, dolmuşlarla yada otobüslerle istediğiniz zaman gelebilirdiniz. Burada hem gezi hem piknik hemde çocuklarınızla birlikte birçok aktiveler yapabilirdiniz.
Mesela organize bölgesinde fabrika sahibi yada üst düzey yöneticilerin hepsi Adapazarı’nda oturuyorlar. Git gel günde 3 saat harcıyorlar. Ayrıca çoğu da ya erken saatte yada mesai saati bitiminden çok sonra evlerine yada başka yerlere gitmek zorunda kalıyorlar. Çünkü birde trafik çilesi var.
Balıklı deresinin önemi neydi ki?
Ama Balıklı deresinin yanında bir kafeterya olsa iş adamları ve üst düzey yöneticileri gelse bir şeyler yese veya bir bardak çay yada bir fincan kahve içse güzel olmazmı? Yada dere kenarına inse şöyle bir güzel su sesiyle birlikte dereyi seyretse yine güzel olmazmı? Yazında ayağında terliklerle dere içine girse daha güzel olmazmı? Olur değilmi?
Ayrıca bir günde şöyle bir güzel oturup düşündüklerinde neden Adapazarı'nda oturuyorum ki hem gereksiz yere yollarda zaman harcıyorum hemde birde trafik çilesi çekiyorum. Buna ne gerek var. Bak işte burada otursam akşam çıkışta bir kahve içerim. Yada ailemle gelip Balıklı deresinde yürüyüş yaparım. Bütün iş stresimi atarım. Ailemle de daha çok zaman geçiririm diye düşünürler.
Peki böyle olursa ne olur ki? En başta Hendekspor şampiyon olur diyoruz. Çünkü futbol çok büyük paralar isteyen bir spor dalıdır. Ama ilçemizde bir avuç zenginimiz var. Onlarda sırayla Hendekspor yönetimine gelip bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Peki oluyormu? Hasbelkader bir şampiyonluk dışında olmuyor. O da 7 maçlık bir turnava sonunda ve birazda şans golleriyle gelen bir şampiyonlukla oldu. Başkada olurmu? Bizlere göre bu oldukça zor olur. Bunun için para lazım. Hemde çok para lazım. İşte bu parada iş insanlarında var. Ama hiçbiri de Hendek'te oturmuyor.
Bunun yanında organizedeki iş insanları yada üst düzey yöneticiler Hendek'te oturursa ekonomik hayat daha çok canlanır. Markalı ürünler satan mağazalar çoğalır. İlçemizde halkımızda daha çok zenginleşir.
Kadife deresi neden bir turizm cenneti olma yolunda ki?
Bakın Kadife deresi bu yaz insan seliyle dolu gibiydi. İstanbul, İzmit, Sakarya ve Ankara gibi bir çok illerden gelen ve Hendekli vatandaşlarımızla doldu taştı. Kadife deresi artık bir turizm cenneti olma yolundadır. Çünkü belediye orada çok güzel düzenlemeler yapmıştı. İşte Balıklı deresi de böyle olmalıydı.
Sürekli böyle düşüncelerle bir şeyler yazmaya ve bir şeyler paylaşmaya çalışıyorduk. İşlerimizin yoğunluğu sebebiyle bunlara biraz ara vermiştik. Ama ilçemizde olduğumuzda evimizde oturmuyor ve sürekli olarak saklı kalmış değerlerimizi görmeye gidiyorduk. İşte bundan yaklaşık bir ay önce de Balıklı deresi ve Kadife deresine ziyarete gittik. Balıklı deresine geldiğimizdeyse neredeyse halk tabiriyle şoka uğradık.
Balıklı deresi neden böyle oldu ki?
Derenin etrafının düzeltildiğini ve yeni yollar açıldığını gördük. Anamızın karnından doğduğumuz gibi saf ve temiz kalmaya çalıştığımız içinde önce çok heyecanlandık. Çok sevindik ve çok mutlu olduk. Kendi kendimize herhalde ilçemiz ve halkımız için kurduğumuz hayallerimiz artık gerçek oluyor dedik. Hemen aynı heyecanla sayın muhtarı aradık. Ama kazın ayağı öyle değilmiş. Çünkü halk tabiriyle heyecanımızda sevincimizde kursağımızda kalmıştı.

Nedenmi? Buyrun birlikte yazımızı okumaya devam edelim diyoruz; Sayın muhtar at çiftliği yapılıyor dedi. Bizde çok güzel dedik. Derenin kenarında bir kafeterya da yapsalar çok da güzel olur dedik. Yok dediler sadece at çiftliği olacak dediler. Peki dedik halk ne yapacak? Onlarda adamın tapulu malı istediğini yapar dediler. Her tarafı kapatacak dediler. Bizlerde bu yaz gördünüz mü? bütün Hendek halkı buradaydı dedik. Onlarda yok şöyle oluyor yok böyle oluyor dediler.
Bizlerde bir iki olumsuz şeyler oluyor diye halkın buraya gelmesini önlemek doğru bir şey değil ki dedik. Yapanlar varsa emniyet güçlerimiz var. Zabıtalarımız var. Jandarma teşkilatımız var. Ararsınız. Onlarda gerekenleri yaparlar. Varsa da öyle şeyler bir daha da olmaz böyle şeyler dedik. Onlarda halk için Sarıyer tarafında bir yer yapacağım dediler. Bizlerde o zaman hiçbir şey demedik. Çünkü ne demek istediğimizi tam olarak anlatamadığımızı düşündük.
Başka da neler söylenebilir ki?
Ama şimdi buradan sayın muhtara bir şeyler söylemek istiyoruz. Şöyleki;
Acaba bizlere söylediklerini oradaki mal sahibine de söyleselerdi güzel olmazmıydı? Yani burası anayol üzeri, burayı kapatmayınız. İstiyorsanız Sarıyer’de yolu yada izi olmayan birçok yerler var. Vatandaş da zaten hiçbir şekilde gelemez. Sizler oraya gitseniz. Orada atlarınızı doludizgin daha güzel koşturursunuz diye söyleselerdi daha güzel olmazmıydı?
Çünkü mahallede ki vatandaşlarda traktörlerle gelip su alıyorlardı. Hayvanlarını suluyorlardı. Yada ailece gezmeye geliyorlardı. Artık onlarda bir daha istedikleri zaman oraya gidemeyecekler. Sayın muhtar bunları da düşündüler mi? Yada onlarında görüşlerini aldılarmı? Yine bilemiyoruz diyoruz. Ayrıca şimdi kış ayındayız. Yazın aileler yada vatandaşlar dereye geldiklerinde burasının kapalı olduğunu gördüklerinde onlara ne cevap vereceğini yine düşündülermi? Bizlerde yine bilemiyoruz? diyoruz.
Yani burası adamın tapulu malıdır. İstediğini yapar demekle bu işler olurmu olmazmı? Acaba bunu hiç düşündülermi? Diyelimki mal sahibi yolun karşısındaki araziyi de alsa ve atlarımı doludizgin koşturacağım dese; sayın muhtar yine adamın tapulu malı istediğini yapar diyecekmi? Diyebilirmi? Diyemez değilmi? Neden ki? Çünkü yol devletindir. Kamunun yani halkın kullanımına açıktır. Tapuluda olsa tapusuzda olsa yerleri olanlar yolları kapatamazlar değilmi? Peki dereler kimindir ki? Devletin değilmi? Yani kamunun yararına olan dereler tapulu da olsa yada tapusuz da olsa halkın yararının dışında kapatılabilirmi? Yine kapatılamaz değilmi?

Peki sayın muhtar bunları bilmiyormu? Yada bilmesi gerekmiyormu? Çünkü halkın oyuyla seçildi. Mahalledeki vatandaşların hem sorunlarını çözmek hemde haklarını korumak için seçildi. Öylede değilmi? Peki neyi bilmesi gerekmezmiydi ki? Mesela Anayasanın 35. ve 46. maddelerini bilmesi gerekmezmiydi ki? Başka 5393 sayılı belediyeler kanunu bilmesi gerekmezmiydi ki? Başka 3194 sayılı imar kanununu bilmesi gerekmezmiydi ki? Başka 6321 sayılı kıyıları koruma kanununu bilmesi gerekmezmiydi ki? Hadi diyelimki bilmiyordu. Peki bir şeyler yapması gerekmezmiydi ki? Yani sorup öğrenmesi gerekmezmiydi ki? Peki sorsaydı ne olabilirdi ki?
Yazın sular kesildiğinde park bahçeler yada yangınlarda araçlar nasıl su alacak ki?
Mesela belki o zaman vatandaşa dönüp de balıklı deresi tapulu da olsa tapusuz da olsa devletindir ve devlet kamu yararı adına herşeyi yapmakla yükümlüdür diye söylerdi. Peki söylese güzel olmazmıydı? Yada mesela köprüden itibaren sağlı sollu en az 7 metre yol hakkı bırakınız. Çünkü siz belki bilmiyorsunuz ama yazın Hendek’te su sıkıntısı oluyor. Yarın bir gün DSİ burada küçük bir baraj yapabilir. Belediye park bahçeleri sulamak için buradan su alabilir. Ormanlarda yangınlar oluyor. İtfaiye gelip buradan su alıp yangınları söndürebilir. Çünkü burası anayol üzerindedir. Hem belediye hemde itfaiye kolaylıkla buraya gelip su alabilir diye söyleseydi daha güzel olmazmıydı?
Bunun yanında halkın ne üstünde ne başında nede cebinde kaldı. Herkesin imkanı da yoktur. Benim mahallem dahil Hendeğin 92 mahallesinin vatandaşları da buraya geliyor. Burada çocuklar suda oynuyor. Vatandaşlar ayaklarını suya sokuyor ve o şekilde bir güzel serinliyor. Aileler burada piknik yapıyor deselerdi yine güzel olmazmıydı? Ayrıca muhtarda seçimle geldi. Böyle olursa bende bir daha nasıl seçilirim diye düşünselerdi çok daha da güzel olmazmıydı? Bunları söyledilermi yada söylemedilermi? Veya bunları düşündülermi yada düşünmedilermi? Yine bilemiyoruz diyoruz. Bizler buradan naçizane olarak kendi düşüncelerimizi paylaşmış oluyoruz.

Muhtarlar derneği ne yaparsa güzel olabilir ki?
Ayrıca buradan sayın muhtarlar derneği başkanına da bir şeyler söylemek istiyoruz. O da şöyledir; Eski muhtarlar derneği başkanı dahil tanıdığımız tüm muhtarlara daha önceden de dedik ki; sizler mahallede ki vatandaşlarınızın sorunlarını çözmek ve haklarını savunmak için vatandaşlar tarafından seçildiniz. Herşeyi belediyeden beklemenize gerek yok ki. Sizlerde bir hukuk müşaviri tutunuz. Bu şekilde bir sorunlar olduğunda muhtarlar gelip avukatınıza danışır.
Bu şekilde vatandaşlarında işleri de güzel bir şekilde çözülmüş olur demiştik. İşte bu şekilde bir avukatları olsaydı. O zaman sayın muhtar gelip avukata danışırdı. Balıklı deresinde böyle şeyler yapmak istiyorlar. Olurmu olmazmı? diye sorup öğrenmiş olurlardı. Bu şekilde adamın tapulu malı istediğini yapar diye söylemezlerdi. Öylede değilmi? Böylede daha güzel olmazmıydı? Olurdu değilmi? Bu konuyu da sayın muhtarlar derneği başkanının bilgilerine bu şekilde sunmuş oluyoruz.
Yine sayın muhtara sormak istiyoruz. Diyelimki kanunları bilmiyorsunuz. Diyelimki muhtarlar derneğine sormadınız. İyi de belediyeye niye gidip de sormadınız ki? Çünkü belediyeye sorduk haberleri yokmuş. Yada DSİ’ye niye sormadınız ki? Çünkü bir siyasetçiye sorduk. Onlarında haberleri yokmuş.
Sonuç olarak dereler tüm Hendek halkınındır. Tapulu yada tapusuz tüm halkın malıdır. Balıklı deresindeki vatandaşın olduğu kadar tüm Hendek halkının da balıklı deresinde hakları vardır. Yani burada tapulu malı olanda olmayanda balıklı deresinin suyundan da havasından da ve güzelliğinden de faydalanabilmelidir.
Balıklı deresinde ki at çiftliği de neden Hendek'e bir değer katacaktır ki?
Ayrıca orada ki sayın mal sahibi de bu işler hakkında yeterince bilgi sahibimidir yada değilmidir yine bilemiyoruz? diyoruz. Ama balıklı deresi kenarındaki böyle bir tesis ilçemize çok yakışacaktır diyoruz. Yanında küçük bir kafeterya da olursa daha çok yakışacaktır diyoruz ve kendilerini de ilçemiz ve halkımız adına tebrik ediyoruz. Ancak halk tabiri olarak bizlere ait sözümüzle de ne yaparsanız yapınız ama mutlaka bundan yerlerde göklerde razı olmalıdır diyoruz. Yani ah ile vah ile değil de hayırlarla ve dualarla anılmak çok daha güzel ve hayırlı bir iş olacaktır diyoruz.
Çünkü balıklı deresi herkese yeter. Bu konuda hadi biraz küçük hayaller kursak güzel olmazmı diyoruz? Mesela dereninin iki tarafında menteşeli kapılar yapılsa atlar yularından tutulup suya götürülse orada su içse yada yıkansa yada seyisler üzerinde dere içinde dörtnala koşturulsa çocuklarda ve vatandaşlarda bir güzel seyretse güzel olmazmı? Yada iş insanları ailece gelse çocuklarını orada ücretli atlara bindirse kendileri de ellerinde bir fincan kahve ile yine bir güzel seyretse ve benim Adapazarı’nda ne işim var. Burada da her şey var. Ben de artık Hendek’te oturacağım dese daha güzel olmazmı? Bu şekilde hem kendileri hem halkımız hemde Hendek kazansa daha da güzel olmazmı? diyoruz.

Neden siyaset bir uzlaşı yapabilme sanatıdır diyoruz ki?
Buradan ilçemizdeki siyasetçilerimizden de rica ediyoruz. Hendek'in göbeğinde ağaçlar kesiliyor diye ortalığı ayağa kaldırmıştınız ya. Şimdi Balıklı deresi içinde aynı şeyi yapacakmısınız? diye soruyoruz. Ayrıca kendilerine Prens kitabını hediye etmiştik. Okudular mı yada okudular da ne anladılar? Yine bilemiyoruz diyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var. O da; Hendek halkı susar, sabırla bekler ve zamanı geldiğinde de her zaman gereğini yapar ve yine yapacaktır diyoruz.
Yani halkımız teraziye çıkıldığında kimi ne kadar tartacağını her zaman bilmiştir ve yine bilecektir diyoruz. Sonra da seçimde halk bize oy vermedi diye demek zorunda kalmayınız diyoruz. Çünkü bu işler halkın oyunu almak için 2 ay kala meydanlara çıkmakla değil Balıklı deresinde ne oluyor diye bakmaya gitmekle olur diyoruz. Gereği neyse yapmakla olur diyoruz. Çünkü siyaset bir uzlaşı yapabilme sanatıdır. Bir uzlaşı yapabilme becerisidir diyoruz ve nacizane olarak tespit edebildiğimiz ilgili olabilecek kanun maddelerini de bilgilerinize sunuyoruz.
Saygılarımızla
Arş.Yaz.Mak.Yük.Müh.Kayhan Şafak
ANAYASA ; Madde 35 – Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.
ANAYASA ; Madde 46 - Devlet, Anayasa'nın 46. maddesine göre kamu yararı doğrultusunda tapulu arazilere el koyma hakkına sahiptir. Belediyeler, Karayolları Genel Müdürlüğü, DSİ Genel Müdürlüğü ve Üniversiteler istimlak yapabilir.
3194 Sayılı İmar Kanununun 18. Maddesi ile Arazi ve Arsa Düzenlemesi;
-Belediye ve mücavir alan sınırları ile bu sınırlar dışında düzenlenmiş uygulama İmar planı alanları içindeki, binalı veya binasız arazi ve arsa düzenlemelerini kapsar.
-İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re’sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.
-18. madde uygulamalarında bir arazinin yüzde kırkına kadar bedelsiz kamunun eline geçmesi mümkündür. Yüzde kırktan fazla kesinti yapılırsa bedeli ödenir.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun (“Kanun”) 18. maddesi kapsamında henüz parselasyon işlemi yapılmamış ve idare tarafından yayımlanan imar planında kamu hizmetine ayrılmış yerlerin, maliki tarafından Kanun’un 15. ve 16. maddeleri kapsamında ileri sürülebilen ifraz ve tevhit uygulamalarının kabulü karşılığında ilgili idare lehine bedelsiz olarak kazandırılması işlemidir.
3621 Sayılı Kıyı Kanunu;
Bu Kanun, deniz, tabiî ve sunî göl ve akarsu kıyıları ile bu yerlerin etkisinde olan ve devamı niteliğinde bulunan sahil şeritlerinin doğal ve kültürel özelliklerini gözeterek koruma ve toplum yararlanmasına açık, kamu yararına kullanma esaslarını tespit etmek amacıyla düzenlenmiştir. Yönetmeliğe istinaden; “İmar Planları hazırlanırken, kadastro sınırlarından itibaren Dere Yapı Yaklaşma Sınırı olarak “100 metrelik yapı yaklaşma mesafesi bırakılır".
5393 Sayılı Belediyeler Kanunu;
Belediyenin görev ve sorumlulukları
MADDE 14. — Belediye, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla;
a) İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar oluşturmak.;
Meclisin görev ve yetkileri
MADDE 18. — Belediye meclisinin görev ve yetkileri şunlardır:
c) Belediyenin imar plânlarını görüşmek ve onaylamak, büyükşehir ve il belediyelerinde il çevre düzeni plânını kabul etmek.
u) İmar plânlarına uygun şekilde hazırlanmış belediye imar programlarını görüşerek kabul etmek.